Haliç, Orta Çağ’da Akdeniz, Karadeniz ve Yakın Doğu’nun en işlek doğal limanıydı. Bizans (Doğu Roma) donanmasına ve bugünkü Hasköy ile Kağıthane arasında bir yerde bulunan imparatorluk silahhanesi Armamentareas’a ev sahipliği yapıyordu.
1453
İstanbul'un Fethi
Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’in Fatih Sultan Mehmet tarafından, karadan ve denizden 53 günlük bir kuşatmanın ardından fethedilmesi, tarihte Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne işaret eden bir dönüm noktasıydı. Haliç kıyıları, zamanla padişahın en sevdiği yer haline gelince, Hasköy civarında bir hasbahçe oluşturuldu. Vaktiyle Bizans imparatorlarının da dinlenme yeri olan koruluk bölgede çeşitli köşkler, hamamlar, ahırlar ve göletler yapıldı. Buradaki hasbahçeler, Osmanlı donanma tersaneleriyle birlikte gelişen Aynalıkavak Sarayı kompleksinin de öncüsü oldu.
1455
Tersane-i Amire’nin Kurulması
Fetihten sadece iki yıl sonra, Fatih Sultan Mehmet tarafından Kasımpaşa'da küçük bir dere ağzına Tersane-i Amire (Devlet Tersanesi) kuruldu. Vaktiyle denize erişimi sınırlı bir Türk beyliği olan Osmanlılar, çok kısa sürede Akdeniz’in yeni süper gücü olma yolunda ilerlemeye başladı. Bu ilk tesis, eski Ceneviz kolonisi Galata’ya yakınlığından dolayı “Galata Arsenali” olarak da anılır. Fatih Sultan Mehmet’in Gelibolu Tersanesi’nden gemi yapım ustalarını aileleriyle beraber buraya getirmesi, tersane etrafında Kasımpaşa mahallesinin gelişmesiyle sonuçlandı. Kasımpaşa, modern zamanlara dek Tersane-i Amire ile her zaman organik bir ilişki içinde oldu.
1515
Sultan I. Selim Tersane’yi Genişletiyor
I. Selim döneminde imparatorluk tersaneleri, Galata surlarından Kağıthane Nehri’ne kadar Haliç’in kuzey kıyıları boyunca genişledi ve Osmanlı donanması için her tür ahşap gemi inşasına elverişli, “çeşm” (göz) adı verilen üstü kapalı kızaklar ilave edildi. Donanmanın merkez üssü, Gelibolu’dan Haliç’e taşındı.
1571
Osmanlı Donanması Küllerinden Doğuyor
1570 yılında Sultan II. Selim, Kıbrıs’ı Venediklilerin elinden alınca, Osmanlı ilerlemesini önlemek için İspanya, Venedik ve Papalık güçlerinden oluşan bir Haçlı İttifakı kuruldu ve Osmanlılara karşı bir deniz harekatı düzenlendi. İnebahtı Deniz Muharebesi, Yunan anakarasındaki küçük Lepanto (İnebahtı) kasabası açıklarındaki körfezde iki tarafın karşılaşmasıyla gerçekleşti. Savaşta 170 gemisini kaybeden Osmanlı donanması, her şeye rağmen Haliç tersanelerinde 5-6 ay gibi bir sürede yepyeni bir filo inşa ederek kısa sürede yeniden toparlandı ve Akdeniz’deki üstünlüğü korudu.
1645-1699
Akdeniz’in Kontrolü İçin Mücadele
Venedikliler ile Osmanlılar arasında Girit adasını ele geçirmek için yaşanan rekabet, Akdeniz’de daha gelişmiş kalyonlara duyulan ihtiyacın aciliyetini göstermişti. İngilizler ve Hollandalıların Afrika ve Uzak Doğu ticaretine hakim olması ve denizcilik teknolojisinde öne geçmesi nedeniyle 17. yüzyıl, denizcilik tarihinde bir dönüm noktası oldu. Osmanlı’nın Avrupalı güçlerle yaşadığı şiddetli çatışmalara rağmen, Akdeniz 17. yüzyılın büyük bölümünde “Türk gölü” olarak kaldı.
1718-1730
Lale Devrinin Şaşaası
Sultan III. Ahmet döneminde Osmanlı seçkinleri, Haliç kıyılarındaki hasbahçeler ile sahil saraylarının sefasını sürmekteydi. Aynalıkavak Sarayı, içlerinde en etkileyici olandı ve tersanelere yakınlığından dolayı “Tersane Sarayı” olarak anılırdı. Bu saray kompleksi, Osmanlı tarihinin en şaşaalı devlet törenlerinden bazılarına tanık oldu. 1720’de Sultan III. Ahmet’in dört oğlunun sünnet kutlamaları haftalarca devam ettiği; bu sırada Padişah’ın maiyetiyle beraber Aynalıkavak Sarayı’nda kaldığı ve Levni’nin Surname-i Vehbi minyatürlerinde tasvir edilen, su üzerindeki muhteşem gösterileri bu saraydan izlediği biliniyor.
“Osmanlılar ile Venediklilerin rekabeti”
Tersane-i Amire, zamanla Akdeniz'in en büyük tersanelerinden biri haline geldi ve bugün ünlü Venedik Bienali'ne ev sahipliği yapan Venedik Arsenal'i ile sık sık karşılaştırıldı.
1773-1775
Avrupa Tarzında İlk Teknik Okullar
III. Selim dönemine denk gelen 1773 tarihinde gemi yapımcıları, haritacılar ve donanma kaptanları yetiştirmek üzere tersane bünyesinde Mühendishane-i Bahri-i Hümayun (Deniz Mühendisliği Okulu) kuruldu. İki yıl sonra da deniz subayı adaylarına matematik eğitimi vermek üzere Hendesehane-i Bahri kapılarını açtı. Osmanlılar için çalışan yabancı gemi inşa mühendislerinin rehberliğinde Avrupa tarzında yeni gemiler inşa edilmeye başlandı. Gemi inşa sektöründeki teknolojik gelişmeleri Osmanlı Donanması’na tanıtmaları için İsveçli ve Fransız mühendisler davet edildi.
1805
İlk Taş Kızakların İnşası
Sultan III. Selim’in modernizasyon hamleleri sırasında inşa edilen taş kızaklar (Valide Kızağı, Taşkızak ve Ağaçkızak), daha büyük kalyonların ve donanmanın ilk buharlı gemilerinin inşasına olanak sağladı. Aynı yıl tersane bünyesinde 24 saat hizmet veren bir hastane ile ertesi yıl da bir tıp okulu kuruldu.
1827
Ahşap Yelkenli Gemilerin Son Büyük Savaşı
Osmanlı donanmasının Rus-İngiliz kuvvetleri tarafından Navarin Deniz Muharebesi’nde yenilmesinin ve 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşlarının ardından, Osmanlı devleti Yunanistan’ın bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı. Geleneksel ahşap yelkenli gemilerin son büyük savaşı olan Navarin, dünyada buharlı gemiler döneminin de başlangıcı oldu. Osmanlı devleti, 1827’de İngilizlerden ilk buharlı gemiyi satın aldıktamn sonra; 1831-1839 yılları arasında Amerikalı gemi inşa mühendislerinin sağladığı bilgi birikimi ile Taşkızak’ta kendi gemilerini inşa etmeye başladı. Demirden gemilerin gerektirdiği yeni inşa teknikleriyle beraber dökümhaneler ve büyük bacalarla ilk kez tanışan tersanelerin genel görünümü de değişmeye başladı.
1829
Dünyanın En Büyük Ahşap Savaş Gemisi
1821-1825 yılları arasında tersanede yerel mimarlar tarafından ikinci bir kuru havuz yapıldı ve o zaman dünyanın en büyük ahşap savaş gemisi ünvanını alan Mahmudiye kalyonu burada inşa edildi.
1861
Demir ve Buhar Çağı
Sultan Abdülaziz, tüm çabasını deniz savaş teknolojilerini yenilemeye ve ahşap gemilerden demir gemilere geçişi gerçekleştirmeye yoğunlaştırdı. Osmanlı donanmasının zırhlılarla yenilenmesini emreti ve donanmayı Avrupa’nın önde gelen deniz kuvvetleri arasına yerleştirdi. Sultan Abdülaziz, 1867’de 300 yılı aşkın Osmanlı donanmasını yöneten Kapudan Paşa’lık makamının kaldırılmasını emretti ve Bahriye Nezareti kuruldu. Ne var ki onun dönemi hazinenin iflasıyla sona erince, modernize edilen donanma da Haliç’e çekilerek 1890’lara kadar çürümeye bırakıldı.
1886
Sualtında Torpido Ateşleyen İlk Denizaltı
Sultan II. Abdülhamit’in emriyle, İsveçli sanayici ve silah tüccarı Thorsten Nordenfelt tarafından geliştirilen dünyanın ilk denizaltılarından ikisi 1886’da satın alındı ve montajları Taşkızak’ta yapıldı. Abdülmecid adlı denizaltı, İstanbul’daki denemeler sırasında denizcilik tarihinde su altında torpido ateşleyen ilk denizaltı oldu.
1918-1923
I. Dünya Savaşı Ardından İstanbul’un İşgali
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra Osmanlı başkenti, İtilaf Devletleri tarafından işgal edildi ve 13 Kasım 1918’de İngiliz, Fransız ve İtalyan kuvvetleri şehre girdi. Bu durum, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sonuçlanan Kurtuluş Savaşı’nı ateşledi. Taşkızak, Camialtı ve Haliç tersanelerinden oluşan donanma tersanesi, Lozan Antlaşması nedeniyle askeri önemini yitirdi ve sonunda 1930’da şehir dışına, Gölcük’teki yeni yerine taşındı. Geride kalan tersaneler, 1941’den sonra sadece bakım çalışmaları için yeniden kullanılmaya başlandı. Ancak alanının bir kısmını ve askeri karakterini kaybeden tersaneler, eski ihtişamına bir daha kavuşamadı.
1980
Haliç Yeniden Rekreasyon Alanı Oluyor
Haliç, yüzyıllar boyunca kayıt dışı büyüyen sanayi atölyelerinden temizlendiğinde, donanma tersaneleri yıkımdan kurtulan nadir alanlardan biriydi. Haliç sahili, 80’lerden sonra plansız şekilde gelişen sahil parklarıyla bir rekreasyon alanı oldu.
2001
Tarihi Tersaneler İçin Yeni Fonksiyonlar
60’lı yıllarda yeni bir Galata Köprüsü’nün inşası büyük gemilerin Haliç’e girişini engellemiş ve tarihi donanma tersanelerinin gemi inşa kapasitesini kaybetmesine neden olmuştu. 2000’li yıllarda, bu metruk kıyıyı kent için bir değer olarak yeniden kazanmak için dikkatlice yürütülen entegre bir geliştirme projesiyle alanın yeniden kamu ve sivil kullanıma açılması için bir master plan önerildi. 2001’de Camialtı ve Taşkızak tersaneleri şehrin çeperindeki yeni sanayi bölgelerine taşınırken, tarihi kızaklar ve binalar ülkenin sanayi mirasının bir parçası olarak koruma altında kaldı.
2022-2023
Haliç: Şehrin Yeni Kalbi
Devam etmekte olan entegre kentsel dönüşüm projesiyle Tersane Istanbul, tarihi tersaneler bölgesini 600 yıldan sonra yeniden halka açmaya hazırlanıyor.
İletişime geçin
Çerez Politikası
Tersane İstanbul, size daha iyi ve tercihlerinize özel bir çevrimiçi hizmet sunmak için cihazınızı tanımak üzere çerezler kullanmaktadır. Daha fazlasını öğrenmek ve çerezleri kapatmak için, Gizlilik Politikası sayfamızı ziyaret edin.